Abone Ol ve Güncelle
Girişimcilik ve ilham hikayelerinden haberdar olun.
Yazar: VORA
Çoğu girişimcilik hikayesi garajda başlar ama bu hikaye Fırat Nehri’nin kenarında, Erzincan’ın yaylalarında koyun güderken başladı. Hamdi Ulukaya, 1994 yılında sırt çantasında sadece 3 bin dolar ve zihninde büyük bir belirsizlikle Amerika’ya indiğinde, İngilizceyi zor konuşan, siyaset bilimi okumak isteyen bir öğrenciydi. Kimse bu genç adamın, günün birinde Danone ve Yoplait gibi asırlık dünya devlerini dize getireceğini, Amerika’nın en popüler yoğurt markası Chobani’yi kuracağını tahmin edemezdi. Vora olarak, sadece bir ticari başarıyı değil, Anti-CEO olarak bilinen Ulukaya’nın insana dokunan liderlik manifestosunu mercek altına alıyoruz. Babasının Bir Cümlesiyle Değişen Kader Amerika’ya alışmaya çalışan Ulukaya’nın hayatı, babasının onu ziyarete gelmesiyle değişti. Babası,…
Haber akışımıza sık sık düşen o manşetleri biliyoruz. Dünyanın en yetenekli müzisyenleri, en çok kazanan oyuncuları veya servetiyle hayal bile edemeyeceğimiz hayatlar yaşayan iş insanları, bir otel odasında veya lüks malikanelerinde aşırı dozdan hayatını kaybediyor ya da rehabilitasyon merkezlerine yatıyor. Sıradan bir insan için bu durum anlaşılmaz bir çelişkidir. Parası var, şöhreti var, herkes ona hayran. Neden mutlu olmak varken (yine o şarkıdaki gibi) kendini zehirler? Ancak psikoloji bilimi, bu durumu Zirve Paradoksu olarak açıklar. Dışarıdan bakıldığında rüya gibi görünen o hayatlar, içeriden bakıldığında bazen katlanılmaz bir altın kafese dönüşebilir. Vora olarak, şöhretin ve servetin o karanlık yüzünü, dopamin toleransını…
Takvim yaprakları son günlere yaklaştığında, Türkiye semalarında iki farklı hava akımı çarpışır. Bir yanda vitrinleri süsleyen ışıklı çam ağaçları, hindi siparişleri ve kırmızı iç çamaşırı ritüelleri; diğer yanda ise Müslüman Noel kutlamaz afişleri, Mekke’nin Fethi programları ve yılbaşını bir yozlaşma olarak gören sert bildiriler. Yılbaşı, Türkiye için sadece bir takvim değişikliği değildir. O gece, ülkenin kültürel fay hatlarının en belirginleştiği, yaşam tarzlarının tartıya çıktığı ve biz ve onlar ayrımının en keskin hissedildiği andır. Peki, Türkler yılbaşına gerçekten karşı mı? Yoksa karşı olunan şey, yılın değişmesi değil de o değişimin kutlanma biçimi mi? Yeni yıl, yeni umutlar demekken, neden bu umudu…
Türk sinemasının son on yılına damga vuran, gişe rekorlarını Hollywood yapımlarının elinden alan ve animasyonu sadece çocuklar için değil, yetişkinler için de bir nostalji durağına dönüştüren o meşhur mahalle takımı geri dönüyor. Serinin yönetmeni ve yaratıcısı İsmail Fidan, Göbeklitepe ile başladığı, Galaktik Tayfa ile uzaya taşıdığı ve Hayrimatör ile teknolojiyi sorguladığı evreni, şimdi tarihin en gizemli efsanelerinden birine, Gordion düğümüne taşıyor. 26 Aralık 2025 tarihinde vizyona girecek olan Rafadan Tayfa: Gordion, sadece bir macera filmi değil, aynı zamanda Anadolu’nun kadim tarihine tutulan dev bir fener niteliğinde. Vora olarak, yarıyıl tatilinin ve yeni yılın gişe şampiyonu olması beklenen bu yapımı, tarihi…
Bazen bir şarkı, sadece notalardan ibaret değildir. O şarkı bir teşhis, bir sitem ve belki de toplumsal bir kaderin özetidir. 1988 yılında, Türkiye’nin gri ve puslu zamanlarında, Ezginin Günlüğü grubu Bahçedeki Sandal albümünü çıkardığında, aslında sadece bir müzik albümü yapmamış, bu toprakların ruh haritasını çıkarmıştı. O albümün açılış şarkısı olan Mutlu Olmak Varken, aradan geçen 37 yıla rağmen bugün, 2025 Türkiye’sinde hala boğazımızı düğümleyen o soruyu soruyor: Neden mutlu olmak varken, biz hep acımızla sarmaş dolaşız? Vora olarak, Nadir Göktürk’ün o naif kaleminden dökülen dizelerin izinde, 1988’den bugüne değişmeyen melankolimizi ve mutlulukla olan o imtihanımızı mercek altına alıyoruz. Bir İhtimal…
Bazen hayat, en büyük iddialarımızı, en zayıf noktamızdan vurarak yüzümüze çarpar. Arabesk dünyasının “kasımpaşalı” asi kızı, güçlü sesi Güllü’nün hikayesi, ne yazık ki şarkılarından bile daha acı bir finalle bitti. Eylül ayında Yalova’daki evinin terasından düşerek hayatını kaybettiğinde, herkes bunu talihsiz bir kaza veya intihar sanmıştı. Ancak bugün gelen son dakika haberi, bu ölümü bir “anne trajedisine” dönüştürdü. Güllü’nün kızı Tügyan Ülkem, annesinin ölümüyle ilgili şüpheli sıfatıyla, yurt dışına kaçmak üzereyken teknede yakalandı. Bu olay, hafızalarımıza kazınan o meşhur polemiği ve “büyük konuşmanın” ağırlığını yeniden gündeme getirdi. Vora olarak, Güllü’nün hikayesi üzerinden “evlatla sınanmak” kavramını mercek altına alıyoruz. O Meşhur…
Türk sineması denince akla gelen o sıcak mahalle hikayelerinin, Yeşilçam’ın o tanıdık melodramlarının çok ötesinde, siyah-beyaz bir rüya gibi duran bir film var: Sevmek Zamanı. 1965 yılında Metin Erksan tarafından çekilen bu film, vizyona girdiği dönemde sinema salonlarında gösterim şansı bile bulamamış, ancak zamanla değeri anlaşılarak bir kült esere dönüşmüştür. Bugün, dijital platformların sunduğu imkanlarla yeniden keşfedilen bu başyapıt, aşkın kendisine değil, görüntüsüne aşık olma fikriyle modern ilişkilerin yüzeyselliğine 60 yıl öncesinden ayna tutuyor. Vora olarak, YouTube gibi mecralardan tamamen kaldırılan ve artık sadece Mubi gibi seçkin platformlarda izleyiciyle buluşan bu sinematik şiiri, Halil ve Meral’in o imkansız aşkını mercek…
Ekranların sevilen yüzü, doğal güzelliği ve yeteneğiyle dikkat çeken Özge Yağız, sadece projeleriyle değil, değişen yaşam tarzıyla da ilham veriyor. Son dönemde Sabah Gazetesi’ne verdiği bir röportajda, hayatındaki dönüşümü ve huzuru bulma yolculuğunu samimiyetle anlattı. Gözleri Karadeniz’in güneşi benzetmesiyle tanımlanan Yağız, kaotik set temposunun içinde kendine nasıl bir sığınak yarattığını ve rutinlerine olan bağlılığının onu nasıl dönüştürdüğünü paylaştı. Vora olarak, Özge Yağız’ın bu içsel yolculuğunu, modern insanın denge arayışıyla birleştirerek mercek altına alıyoruz. Rutinlerin Gücü – Kaostan Düzene Geçiş Özge Yağız, röportajında en dikkat çekici itirafı rutinlerine dair yapıyor. Eskiden daha spontane bir yaşamı varken, şimdi rutinlerime daha bağlı bir…
Bollywood, son yıllarda formülize edilmiş senaryolar ve sürekli kendini tekrar eden oyuncu eşleşmeleriyle bir döngüye girmişti. Seyirci, Shah Rukh Khan ve Deepika Padukone kimyasını ne kadar sevse de, artık perdede yeni, taze ve elektrikli bir enerji arıyordu. İşte tam bu noktada, sektörün en büyük yapımcıları 2026 yılı için masaya büyük bir koz sürdü. Henüz resmi adı açıklanmayan, şimdilik Untitled Kartik Aaryan & Sreeleela Project olarak anılan bu film, Bollywood’un gişe canavarı Kartik Aaryan ile Güney sinemasının dans kraliçesi Sreeleela’yı ilk kez bir araya getiriyor. Vora olarak, Kuzey ve Güney Hindistan sinemasının bu stratejik evliliğini ve projenin detaylarını mercek altına alıyoruz.…
Hint sineması denince akla gelen ilk şey genellikle kalabalık dans sahneleri ve üç saati bulan süreleridir. Ancak bu renkli dünyanın derinliklerine inildiğinde, dünya sinemasının en yoğun, en naif ve en sarsıcı aşk hikayeleriyle karşılaşırız. Bollywood ve Güney Hindistan sineması, aşkı sadece bir kavuşma hikayesi olarak değil, bir fedakarlık, bir bekleyiş ve bazen de bir trajedi olarak işlemeyi çok iyi bilir. Vora olarak, IMDb’nin tüm zamanların en iyileri listesinden ve editörlerimizin özel seçkisinden yola çıkarak, 2000 yılı sonrasında çekilmiş ve modern klasikler arasına girmiş 20 filmi sizler için derledik. İşte mendillerinizi hazırlamanız gereken o özel liste. 1. Sita Ramam (2022) Oyuncular:…
